Bir Fotoğrafın Yorumu

Ara Güler

Ara Güler’in fotoğraflarında zamanın şimdiki zamandan soyutlanarak kendine ait bir hüviyete ve şahsiyete kavuştuğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar fotoğrafta bir anlık zamanın dokunduğu bir görüntüyü izliyorsak da bu zaman, donuk ve ritimsiz değildir. Güler’in fotoğraflarında zaman dinamizmini en başta şahsiyetlerin yaşamından, sonra mekanın mimari özelliğinden ve son olarak da doğrudan fotoğraf sanatına ait olan kontrast(ışık karşıtlığı)’tan alır. Bunların ahenkli uyumu sonucu zaman bu fotoğrafta ayrı ve de ritmik bir yaşama kavuşur.

Bu fotoğrafın şahsiyetleri Güler’in diğer fotoğraflarındaki gibi sade ve sıradan İstanbul insanlarıdır. Yaşam da bu fotoğrafta modern dönemde çok arınılır hale gelen yalın ve sakin bir yaşamdır. Taksim Tarlabaşı’nda bu fotoğraftakine benzer binlerce insanla karşılaşabilirdik. Tarlabaşında yine bu konak gibi yüzlerce konak ve sokaklarında bunlara benzer hedefi ve yönü belli olmayan yüzlerce çocuk ve bu çocuklara ait tellerde kurumayı bekleyen yüzlerce çamaşırını(hatta iç çamaşırlarını da) asılı olarak görebilirdik. Ara Güler’in dekoru ve ışığı her zaman zamanın var olan dokusudur. O Empresyonistlerin kullandığı dekor özelliklerinden hiç birini kullanmaz. Işığı bile en az ya da en tabi özelliği ile kullanarak minimal bir tarzı tercih eden Güler, doğal bir anın özellikle geçmişte kalan doğal bir anı suni olarak yapılandırılan her an ve mekana her zaman tercih etmiştir.

Fotoğrafın şahsiyetlerinin farklı yaşlarda olması (çocuk-yaşlı) kontrastın ışığın yanında metafizik yolla da desteklendiğini göstermektedir. Ara Güler’de kadınlar sürekli beklemektedirler. Ya bir iskelede gemiyi, ya cam kenarında dışarıda yağan yağmur ve karda birisini ya mezarlıkta gelmeyecek olan birisini beklemektedirler. Bu fotoğrafta ise kadının beklediği fiziksel bir kişilik değildir. Kadının yaşlı olduğu göz önüne alındığında kendisi ölümün bekleyicisi olarak algılanabilir. Ayrıca yaşlı kadın-adam her zaman Güler için genç kız-erkek’ten fotoğrafta daha öncelikli konuklardır. Çünkü yaşlılık gençlikten daha fazla zamanın üzerinde gezdiği ve yorulduğu bir unsurdur. Bu yönüyle daha gerçekçi ve hakikidir. Çünkü şimdiki zaman sürekli yalancıdır. Zaman eskidikçe ona dayanan ve hala hayatta kalabilen her şey bizim için daha gerçektir.

Ara Güler’in fotoğrafçılığında mekân da insanlar gibi böyle bir özelliğe sahiptir. Nitekim bu fotoğraftaki ev de diğer fotoğraflardaki evler ve mekânlar gibi sanki zamanın çok zaman önce terk ettiği mekanlar halini taşımaktadır. Bundan böyle ne yaşlı kadının başörtüsünü ne çocukların giydikleri tek parça elbiseleri ne de ortasından avluya inen merdivenli bir evi yaşadığımız modern hayatta görmek mümkün olacaktır. Evin ortasından inen merdiven sanki yalnızca yere inmez de gökyüzünün varlığını da sanki evin içine indirir. Böylece ev de sokak gibi yaşamın kokusunu ve canlılığını taşır hale gelir. Küçük bir kız saçındaki çiçekle fotoğrafın 2/3 oranında topun peşinden koşar. Başka bir kız fotoğrafın merkezindeki(0 noktasında) merdivenlerden sakin sakin iner. Onu bekleyen ve gözleyen başka bir çocuk diğer kız çocukla resmin 2/3 oranında bir simetri(zıtlık) oluşturmaktadır. Yaşlı kadın önde sağda ayakta duruyorken yaşlı bir adam da solda arkada oturarak bir şeyle meşgul olmaktadır. Bunlar aksesuar olarak yerleşim noktaları ile kontrastı(karşıtlık)ı desteklerler. Tahta merdiven ve balkon da ev ve insanlar gibi eskimiş rengini fotoğrafa aksettirerek modern yaşam karşıtlıklarını haykırırlar. Topun yuvarlandığı zeminin de düz değil de çukur ve toprakla kaplı olması yukarıdaki unsurlarla birlikte fotoğrafı post modern bir sahne haline getirir.
Kaybolan zamanın peşinde Prost gibi ilerleyen Ara Güler şimdiki zamanın sadece renklerinden ayrılmaz. İnsanlarından, mekânlarından hatta ışığından bile kopup eski zamanın ışığını, siyah-beyazlığını ve kontrastını arama sürecine girer. Bu fotoğraftaki ışık Güler’in objektifinden geçerek bu zamanda bize o zamanın havasını ve rengini sunar. Bu fotoğrafta ışık öyle bir güce sahiptir ki şahsiyetlerin ve mekânın yarattığı dinamizme son şeklini vererek kaybolan zamana ayrı bir ritm kazandırır. Böylece fotoğraf cinematografik özellik olan hareketi tek film karesinde yakalamış olur.
Bize dönük olan sağ önde ve ayakta olan yaşlı kadın ve sol arkada otaran yaşlı adamın üzerindeki ışık demeti sol ve sağlarında tekrarlanan karanlıkla dikey bir ritm oluşturmaktadır. Yine bu dikey ritm öndeki kız çocuk ve arkası dönük olan erkek çocuk arasında, erkek çocuk ile merdivenlerden inen kız çocuk arasında tekrarlanarak fotoğrafın dinamizmini arttırmaktadır.

Dikey ritm doğrudan Tanrı ve insan arasındaki bağlantıya metafizik yolla işaret eder. Yani bu ritm Ara Güler’de başka fotoğraflarda da tekrarlanarak doğu dinlerinin zamanın üzerinde tahakküm kurmayan onları mekan ve şahısları ile uyumlu kılan özelliğini yansıtır. Bu ritm bütün zamanları da aşarak insanda bir zayıflık ve kaybedilmişlik duygusu yaratır. Böylece insan Mevlana’da olduğu gibi sürekli kendini yani kaybettiğini arama sürecine girer. Bulduğu her kendi de bir süre sonra eskiyip kaybedileceği için de insan sürekli bu hasrette kalır. Kendinin ya da kendine ait olan o zamanın hasretinde.

Fotoğrafın dikey ritmi sadece ışık ile sağlanmamıştır. Merdivenlerden inen ve ona bakan çocuk ile malikânenin kolonları ve balkonun korkuluklarının oluşturduğu perspektif ile pekiştirilmiştir. Yani toplamda yukarıda da belirttiğim gibi fotoğrafın zamanın ritmini oluşturan 3 öge de burada görev almıştır; şahsiyetler, mekan ve kontrast(ışık yolu ile). Bu dinamik ritm top ile oynayan kız çocuğun ve merdivenden inen kız çocuğun slow-motion hareketi ile dengelenmektedir. Böylece bu hareket sayesinde zamanın eski bir zaman olduğu simülasyon yolu ile sağlanmış olup bu fotoğrafta o ana özlem hissi yaratılmıştır.

Bu dikey ritmin esas dengesini ise yatay ritm oluşturmaktadır. Yatay ritm fotoğrafın en yukarısından başlayarak etkisini hemen hissettirir. Kurumak üzere asılan çamaşırdaki siyah ve beyaz çizgiler renk kontrastı ile merdivenlerdeki aydınlık ve karanlık ve buna ilave olarak da kız çocuğun beyaz elbisesi ve elinde tuttuğu siyahlık sayesinde ışık kontrastı ile yatay ritm sağlanmıştır. Bu sıralama yani çamaşırdaki renklerden başlayarak kız çocuğun siyah saçı, beyaz elbisesi, ellerindeki siyahlık, merdivenlerdeki karanlık ve aydınlık son olarak da en öndeki karanlık çocukla sonuna kadar siyah-beyaz-siyah sıralaması hatasız korunmuştur. Hatasız tekrarlanan bu yatay ritmin ayırıcı özeliği ise ritmin çamaşırdaki renk özelliği ile sonrasında başlayan şahsiyet ve mekânda ise ışık özelliği ile tekrarlanan bütünlüğün sağlamamasıdır.

Fotoğrafın kesitleri balkonun derinliğe doğru akması ve bunun tersine çamaşırın yatay olarak uzanması ile sağlanmışken bu kesitleri tutan ve onların düşmemesini sağlayan kolonlar ise fotoğrafın her iki 2/3 ünde zeminden göğe doğru uzanırlar. Bu kesitlerin ortasından iki kol halinde fotoğrafın merkezine inen merdiven korkulukları bütün kesitler arasında dengeyi sağlayarak eksikliği ve karmaşıklığı yatıştırır.

Bu yorumlar her ne kadar Ara Güler için önemli ya da önemsiz sayılsa ve onun için önemli olan eski İstanbul’un insanları, mekânları ve zamanıyla kaybolduğu olsa da bu fotoğrafların estetik kalitesi sayesinde ancak bizler bu fotoğraflara bakıp tekrar O eski İstanbul’da o eski insanlarla ve o eski zamanlarda yaşama şansına sahip olmaktayız.

You May Also Like

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir