16.02.2002/K.gümrük
Günün ilk ışıklarının getirdiği terennümdür geceden kalan feryatları unutturan. Ne ki hayat yine başlamaktadır. En büyük acı bile bazen unutulur, günün getireceği belki de daha büyük acılara. Izdırab diye bir şey varsa ancak çılgınlığın kıyısındaki akıllarda bulur kendini. Bütün kelimelerin zorlukları bizde gösterir kendini. Onların yüzünü görmek isteyenin bize bakıyor oluşu boşuna değildir. Titremiyorsak bile artık başkasının öldüğü büyük ölümlere bu kayıtsızlığımızdan değildir. Olacağı şu ki;o zaten bize vereceği mahşer sonrasını çok önceden vermiş veya biz bağışık bir edayla girmişizdir bütün kirli gözlerine rağmen hayatın aşkının.
Artık bırakın yakamızı lütfen dememiz gerekiyorsa burada ve biz halen sizinle kalıp daha fazla acı veriyorsak bu tutumuzla affedin. Bizler bu çağın deliliğine biriktirilenler olarak belki de size bir belayız. Olsun olacağı kadar.belki bizim gitmeyi unuttuğumuz yolda bulursunuz kendini ve bizim akla rağmen kaybettiğimiz ruh yordamlarını da eklersiniz doğru kalanlarınıza. O zaman belki bizim teninizde açtığımız kızıl yaralar onarılır beklenen günün şafağına.
Gitmeyin diyemiyoruz asla. Bizde her onulmaza katlanan bir yanın olması bu hayatın çirkefliğinin verdiği bir azab, anlıyoruz. Buna yaşamak diyorlar işte. İşte sizin yaşamak zorunda kalacağınız bütün bir ömrün özeti unutulur bizde. Ölümü erken bekliyor oluşumuza kızanlara veya umut sıvazlayanlara yine de sağır kalıyorsak aldırmayın sizin bulacağınız yeni bir hayat belki dirilir bu ölülerin toprağında. An olur kemiklerimiz ve kanlarımızdan toprağa karışan bütün bir gökyüzüne kilitli gözlerimiz gün olur bu ölüm harmanında filizini verir,bizim öldüğümüz yerde. O zaman kaldığımız yerden hayatın yeni acılarına yeniden başlar yaşamın bulutlarda tutulduğu yağmurlarda. Bir damla İsrafil bir damla kitap dokunur belki hayatın bizde açtığı ölüm provalarına…